Karalamalar - Scribbles

The Cure ve Esinlendiği Romanlar

Read Time:4 Minute, 1 Second

KARALAMALAR

Hepimiz bir şekilde The Cure sözlerinin edebiyattan etkilendiğini biliriz. Ancak hangi şarkı hangi eserler veya şiirden esinlendiğini tam olarak hatırlayamayız. İşte burada bu konuda çok detaylı olmasa da genel bir bilgi verecek bir araştırma var. Yazarken aldığım zevk kadar okurken almanızı dilerim. İşte The Cure ve esinlendiği romanlar :

Robert Smith’in kitaplarla ilk teması dört yaşında babası ona The Narnia Chronicles (C.S. Lewis)’i okumasıyla başlamış. Ancak çoğu delikanlı gibi (en azında o dönemdeki gençler için) asıl okuma hevesi daha sonra, okul yıllarında, Robert Smith’i sardı.

O dönemin en büyük keşfi Kafka, sonra Albert Camus ve Jean-Paul Sartre gibi varoluşçulardı. Özellikle Jean-Paul Sartre‘ın “The Nausea” kitabı o dönemde Robert Smith tarafından röportajlarda çok sık kullanıldı. Anlaşılan o dönemde Robert ve Lol çok fazla okuyor ve doğal olarak bazı hikayeler şarkıya dönüştürüldü (örneğin: Charlotte Sometimes, The Outsider, At Night gibi). Gormenghast Üçlemesindeki Fuchsia karakterine ‘The Drowning Man’ parçasında sık sık gönderme yapılır.

‘A Short Term Effect’ parçasındaki “A charcoal face bites my hand” cümlesi garip bir hikâyeden alınmış olsa bile, “Pornography” albümü direkt birebir kitaplardan etkilenmemiştir. O dönemlerde Robert Smith aynı zamanda akıl sağlığı ile ilgili psikiyatr kitaplarına da çok yoğun ilgi gösteriyordu. Özellikle John Milton’u yazdığı “ Lost Paradise” bu konuda oldukça önemli bir yere sahiptir.

Patrick White’ın “The Cockatoos” adlı eseri ‘Love Cats’ parçasına ilham kaynağı olmuştur. Ancak kitabın ana teması “we put the lovecats in a sack and threw them in a lake / aşk kedilerini bir çuvala koyduk ve nehre fırlattık” parça için değiştirildi. Bu dönemde Dylan Thomas adlı şair, Robert Smith’in en beğendiği yazarlar arasında yer aldı ve beğeni uzun yıllar sürdü. “The Top” albümündeki ‘Birdmad Girl’ parçası kaydedilirken daha sözler yazılmamıştı ve Robert Smith geçici olarak Dylan Thomas’ın “Love In The Asylum” adlı şiirinin sözlerini parçaya okumuştu. İlginç olan şey bu şiir “bir kuş gibi çılgın” bir kızı anlatıyor. “The Top” albümünde yer alan diğer bir parça ‘Bananafishbones’ J.D. Salinger’ın “Nine Stories” adlı romanında yee alan “A Perfect Day For Bananafish” adlı öyküden efkârlanmıştır.

1986 yılında Fransa’da birileri Robert Smith’e Baudelaire ve Rimbaud kitapları hediye etti. Fransa’da herkes Robert Smith’in bu yazarları okuduğunu zannediyordu ancak durum böyle değildi. Daha sonra her iki yazara da tutkuyla bağlanan Robert Smith, Baudelaire’ın “Les Yeux des Pauvres” adlı kısa öyküsünden aldığı ilham ile “How Beautiful You Are” parçasına kaleme aldı.

Robert Smith’in o dönemde okuyup beğendiği ancak bir türlü The Cure sözlerinde hayat bulamayan diğer eserler sırasıyla şöyle:

  • Comte de Lautreamont’un (gerçek adı Isidore Lucien Ducasse) “Chants de Maldoror,
  • William S. Burroughs “Naked Lunch”,
  • Vladimir Nabokov “Lolita”,
  • Ray Bradbury “Something Wicked This Way Comes”
  • Jean Cocteau “ Les Enfants Terribles”.

Özellikle Jean Cocteau’nun “ Les Enfants Terribles” adlı eseri Robert Smith’i gözyaşları içinde bıraktığı söylenir. Yıllar sonra Robert Smith bu kitaptaki “Elise” karakterini “Wish” albümünde yer alan ‘A Letter To Elise’ parçasının adında kullanmıştır. Parçasın sözleri kitapla alakası yoktur. Bu arada Beethoven’ın da aynı adlı bir bestesi (Für Elise / Elise İçin) olduğunu da belirtmekte yarar var.

Romantiklerin taptığı ‘Pictures Of You’ parçası Myra Poleo adlı bir yazarın “The Darker Power of Rituel Pictures” (Ritüel Resimlerin Karanlık Yönleri) adlı denemesinden esinlenmiştir. ‘A Foolish Arrangement’ parçası Samuel Taylor Coleridge’in “Christabel” eserinden doğmuştur. “Wild Mood Swings” albümünde yer alan ‘Treasure’ parçası Christina Rosetti’nin “Remember” (Hatırla) adlı şiirinden nerdeyse birebir esinlenmiştir. Aynı albümün B-side’ı olarak piyasaya sürülen ‘Adonais’ parçası ise Percy Bysshe Shelley’nin John Keats’in ölümüne istinaden yazdığı “Adonais: An Elegy on the Death of John Keats” şiirden alınmıştır.

90’lı yıllarda Robert Smith kayıt stüdyosunun hatta evinin duvarlarında bile beğendiği yazarlardan alıntılar karalardı. Böylece ilham perilerini üstüne çekerdi. 90’lı yılların sonunda Robert Smith, genetik ve astronomi gibi ciddi bilimsel kitaplara merak sardı. Ancak bu kitaplardan aldıklarını fazla müziğine yansıtmadı. Bu dönemde çıkan “Bloodflowers” albümünde yine edebiyattan alıntılar yapmaya devam etti. ‘Where The Birds Always Sing’ parçası Ian Banks’in “The Crow Road” adlı eserinden esinlendi.

“The Cure” un açılış parçası ‘Lost’ da ‘I can’t find myself’ diye bağıran Robert Smith bu cümleyi Thomas Nagel’in “View From Nowhere” adlı eserinden almıştır.

Genel olarak bakmak gerekirse “Alice Harikalar Diyarında” aslında The Cure’un sözsel tarzını kapsayan bir eser. Her ne kadar Robert Smith bu eserden her hangi bir alıntı yapmamış olsa bile, anlamsızlıkların anlam yaptığı, sürekli bir rüya hali kavramı oluşan kitap genel The Cure tarzını çizmekte.

Yıllardan beri Robert Smith kendi kısa öykülerinden oluşan bir kitap yazmaktan bahseder durur. Hatta bu kitabın adı bile bellidir “The Glass Sandwich” ancak bu da solo albüm efsanesi gibi bir şey galiba. Çok laf var ama icraat yok. Son zamanlarda Robert Smith bu öykü olayını da biraz kıvırmaya başladı. Sözde bu kısa öyküler sadece kuzenleri için yazılmış ve başkalarını tatmin etmeyecek nitelikteymiş. Robert Smith, izin ver de buna hayranların karar versin, olmaz mı!?