Yaybahar
Müzik enstrümanları her zaman ilgimi çekmiştir zira bir tarihi yanlarında paket olarak taşırlar. Öyküleri vardır ve bunu icraat eden ile biz müzikseverlere aktarırlar. Elbette kullandıkları dil müzik olunca da akan sular durur. Bazı enstrümanların kendine özel ses skalası varken bazıları ise bölgesel ayrımlardan dolayı orijinallerin kopyası veya benzeri olarak ses verir. Tarih boyunca ihtiyaçtan, arayıştan ve keşfetmekten dolayı enstrümanlar doğmuştur. İletişim kurup bizleri müzik ile tarihe bağlamıştır. Belli dönemlere tarihlenen enstrümanlar arasında yeni ve eski şekilde sınıflandırmalar yapılabilir. Son zamanlarda ise pek yeni keşfedilen bir enstrümana denk gelmedi. Ta ki karşıma Yaybahar çıkana kadar.
Yaybahar yurdumuzdan bir ses mühendisinin keşfi. Adı Görkem Şen (hayır, bir akrabalığımız yok). Minimal çizgiler içerisinde bir modern tasarıma benzeyen bu enstrüman olmasına rağmen aşina olduğumuz enstrümanlara kıyasla büyük bir alana yayılıyor. İlk bakışta kafa karıştıran bir özelliğe sahip ama aslında özünde bir yaylı / vurmalı çalgı karışımı. Yaybahar; Tel, sarmal yay ve vurmalı çalgıdan oluşan komün bir enstrüman.
Bazılarına göre uzay ile iniltili bir enstrüman bazılarına göre ise daha önce sokulamayan ritmik bir evren. Akustik yapısı ve ses skalası sayesinde atmosferik bir müzik dünyası sunuyor. Kanımca pek çok müzik tarzı ile de rahatlıkla flört edebilir durumda. Hatta bazılarıyla ciddi evlilikler de gerçekleştirebilir. Analog bir kurgu üzerinde oluşturulan iskeleti çalındığında dijitaliz sularına hoş bir eda ile sokuluyor.
Heyecanla Yaybahar ile yapılan müzikleri bekliyorum artık…