Yolun hasret ve aşkla açık olsun
Hayatının son dönemlerinde İbrahim Ferrer yanından ayırmadığı kara kaplı defterine, “eğer günlerim yarın tükenirse, gözüm arkada gitmeyeceğim çünkü hayatımın dileğini gerçekleştirdim… Bolero söyledim” cümlesini karaladı. Buena Vista Social Club’ın baş solisti, Grammy ödüllü sanatçı 78 yaşında 6 Ağustos 2005 tarihinde hayata gözlerini yumduğunda, bu hayalini daha yeni tamamlamıştı. Adeta ömrü son yolculuğuna çıkmadan önce sanatçının tutkusuna saygı gösterip hayalini gerçekleştirmesini bekledi. Sanatçı arkasında çok sulu gözler ve buruk yürekler bırakmış olsa bile, en son çalışması “Mi Sueno” (Benim Hayalim) bu acıyı biraz olsun hafifletti. Sanatçının efsanesini nice yıllara taşıyacak olan bu çalışma, gecikmeden Topkapı Müzik etiketi ile ülkemizde de satışa çıktı ve biz müzikseverleri mutlu etti.
Bueno Vista Social Club öncesi İbrahim Ferrer’in kuvvetli Santiago şivesinden dolayı, romantik Küba ezgileri olarak sınıflandırılan Bolero tarzında şarkı söyleyemeyeceği şeklinde kapılar her zaman yüzüne çarpıldı. Onun sesinin daha hızlı parçalara yetkin olduğu nedense müzik adamları tarafından tek bir ağızdan kabul edildi. Oysa bu tutku sanatçının hep içinde bir ukde olarak kaldı. Ancak Bueno Vista Social Club ile kaydettiği mükemmel ‘Dos Gardenias’ parçası ve Omara Portuondo ile düeti ‘Silencio’yu duyanlar bu önyargılı görüşlerinden vazgeçmeye başladı. Fakat bu hayal öyle kolay ve çabuk gerçekleşecek nitelikte değildi.
Her zaman Bueno Vista Social Club’ın hayatı ve ruhu olan İbrahim Ferrer, bunu sadece vokalleri ile değil kusursuz zamanlaması ve zapt olunamaz coşkusu ile gerçekleştirdi. Bueno Vista Social Club sonrası çıkarttığı iki solo albümü büyük prodüksiyon süslemeleri ile doldurulurken, yine sanatçının Bolero tutkusu arka plana itildi. Her ne kadar Afro-Küba tutkunları tarafından bu albümler vazgeçilmezler arasında yer almış olsa bile, sanatçı hala hayalini gerçekleştirememenin acısını çekiyordu. Ancak artık bir ikon haline gelen sanatçı bazı ipleri çekerek, daha fazla bekleyemeyeceğinin vurgulayarak, Bolero parçaları kaydetmek üzere stüdyoya girdi. Sanatçı böylece etrafındaki olumsuz görüşlere kulağını tıkayarak, hayalini kusursuz sesi ile örtüştürdü. Sonuç olarak “Mi Sueno” doğdu…
Duygusal ve sade bir yapı üzerine oturtulan “Mi Sueno” albümünde İbrahim Ferrer, dünya üzerinde bir şok etkisi yaratan Bueno Vista Social Club’tan çok daha büyüleyici. Afro-Küba tarzında en iyi doğaçlama sanatçısı olarak kabul edilen İbrahim Ferrer, bu çalışması ile aynı zamanda müzik camiasının en yürekten şarkı söyleyen unvanına uzanıyor. Teknik açıdan ölümünden sonra son haline getirilen albümde piyanoda Roberto Fonseca, dolambaçlı ve kıvrımlı akustik basta Cachaito Lopez ve narin gitarda Manuel Galban katkılarıyla sabahın erken saatlerine kadar açık olan dumanlı bir Havana bar ortamı yaratılıyor.
12 parçadan oluşan albüm prodüksiyon koltuğunda oturan Roberto Fonseca ve İbrahim Ferrer arasında akıcı fakat çok önemli bir köprü kuruyor. Albüm bir Don Fabian besteci olan ‘Dos Almas’ (İki Ruh) parçası ile piyano eşliğinde sakin bir açılış yapıyor. 1998 yılında Ry Cooder’ın yönetiminde kaydedilen ‘Melodia del rio’ parçası sanatçının doruk anını ölümsüzleştiriyor. “Mi Sueno” sanatçının 1941 yılında ilk defa profesyonel olarak söylediği Tango parçası olan ‘Uno’nun Bolero versiyonu ile devam ediyor. Yaylıların ve arpın açtığı yolda ilerleyen, tüylerinizi diken diken eden ‘Quiéreme mucho’ adlı parçada, sade aranjmanın arasında, Ferrer dokunaklı bir biçimde “Sev beni, çok sev beni, sonsuza kadar sev beni” derken adeta biz dinleyenlere veda ediyor. Fonseca albümün en önemli parçalarından biri olan ‘Perfidia’yı iç açıcı, detaycı çağdaş bir salınma ile süslemiş ve üstat ile mikrofonu paylaşmış. Albümdeki tek düet Omara Portuondo ile ‘Perhaps, Perhaps’ parçasının yorumu olan ‘Quizas, Quizas’ parçası, tam bir ninni niteliğinde söylenen parça albümün en can alıcı unsurlarından biri. İbrahim Ferrer’in minimal arka vokalleri ise bir veda niteliğinde.
Karşımızda İbrahim Ferrer’in başyapıtı var. Aşkın belirli safhasında devinen lezzetli melodiler, duygusal vokaller, doğal ve akıcı bir müzik dokusu ile özenle işlenmiş. İbrahim tüm mutluluğu ile bizlere öbür taraftan sesleniyor. Her parçanın bir elmas gibi parladığı bu hazine, İbrahim Ferrer’in sanatına yakışan keyif ve hüznün aynı anda yaşandığı bir elveda…