Geoffrey Gurrumul Yunupingu
Bazı albümleri alır almaz dinleme imkânınız olmaz ve arşivinizin olması gereken yerine bırakıp unutursunuz. Bu unutma süreci çok uzun veya kısa olabilir, bu tamamıyla dış etkenlere bağlı bir durum. Bu etkenler televizyonda gördüğünüz bir klip veya haber, sokakları arşınlarken kulağınıza sürekli takılan bir melodi veya bir arkadaşınızın size tavsiyesi üzerine değişimsel gelişim gösterebilir. Aynen Gurrumul gibi…
Elime Avustralyalı bir Aborjin olan Geoffrey Gurrumul Yunupingu’nun albümü geçince açıkçası ilk başta bir ürktüm, zira albümün kapağında kör bir Aborjin adamın oldukça kasvetli bir biçimde fotoğraflanmış yüzü vardı. Gözlerine yansıtılan karanlığın elbette bir anlamı ve amacı vardı ama bu nedense albümü bir yana bırakmama neden oldu; daha kaldırabileceğim bir dönemde dinlemek üzere. Sonra özellikle internette üye olduğum birçok Dünya Müziği kurumundan Gurrumul hakkında yazılar okumaya başlayınca, bıraktığım yerde hafif tozlanmış bu çalışmayı artık dinleme zamanı geldiğini fark ettim.
İlk dinlediğimde tatlı, kendini sevdiren bir vokal ile karşılaştım, akustik bas ve gitar ile eşlik edilen bu ses beni büyülemedi ancak içimde bir huzur yarattı; özellikle albümün kasvetli kapağından sonra. Araya serpiştirilen orkestra yaylı takviyeleri ve arka vokaller dinlediğim müziğin bir ayrıcalığını yansıtmasa bile hoş dokunuşları ile aklımda bir yer edinmeyi başardı. Ancak şu bir gerçek ki Batı Afrika veya Doğu Avrupa’dan gelen başarılı bir Dünya Müziği çalışması gibi beni yerimden sarsacak kadar büyülemedi.
Ancak bu arada Elcho Adası’nda doğan 1970’li Gurrumul’un adı benim görüşlerimin aksine katlanarak ortalıkta fazlasıyla görülmeye ve duyulmaya başladı. Vardı bu sanatçıda bir iş, hadi hayırlısı… Kolları sıvayıp, önyargılarımı tekmeleyerek, daha derinliklere dalarak Geoffrey Gurrumul Yunupingu’yu tanımaya karar verdim, onu tanıdıkça sevdim, müziğine bağlandım ve onu anladım. Neden bu sanatçının çevresinden seslerin yükseldiğini hakkıyla hazmettim.
Doğuştan kör olan sanatçı basından takip ettiğim kadarıyla pek fazla konuşkan bir kişiliğe sahip değil, zaten çok az İngilizce biliyor. Kendi adına ağırlıkta konuşan ve ön plana çıkan kişi aynı zamanda albümün de yapımcısı olan, Gurrumul ile sahneyi basgitarı ile paylaşan Michael Hohnen. Hohnen’in anlattıklarına göre Gurrumul tüm müziksel geçmişini kabilesindeki önemli şahsiyetlerden almış. Kendisine yüzyıllar boyunca bir jenerasyondan diğerine geçen müziksel kültürleri aktaran kabile büyükleri Gurrumul’un müzik gelişiminde birebir rol oynamış.
Bunun sonucu olarak sanatçı kendi müziğini besteleyip icra etmenin yanı sıra davul, klavye, gitar ve yerel enstrüman didgeridoo çalmayı öğrenmiş. Ancak asıl önemli faktör dinledikçe içinize sinen ve önyargıları yıkan sesi.
Müziğinde Avustralya’nın ulaşılması zor (en yakın ana şehir yaklaşık 600 km uzaklıkta) Kuzey sahillerine yakın bir adada var olan Aborjin toplumunda büyümenin güzelliklerinin yanı sıra sıkıntıları dile getiren Gurrumul, aynı zamanda kör doğmak ile nasıl kendince barışık olduğunu ve Yolngu halkının gündelik yaşantısını müziği ile bizlere ulaştırıyor.
Aslında Dünya Müziği platformu Yolngu halkının müziğine çok da yabancı değil, zira Yunupingu’nun akrabaları tarafından kurulan Yothu Yindi ve George Burarrwanga öncülüğündeki Warumpi Band, her ikisi de Elcho Adası menşeli ekipler. Bu ekipleri Yunupingu’nun müziğinden ayrıştıran en önemli unsur politik olmaları, Yunupingu ise tek başına kendi halinde politikadan ırak bir akıntıda süzülüyor.
Yunupingu kendisi zaten yedi yılını Yothu Yindi ekibi içerisinde çalarak ve turneye katılarak geçirdi ancak körlüğü ne yazık ki bu kadar yoğun turne programına elvermediği için bu müzik birlikteliğinden ayrılmak zorunda kaldı. Ne yazık ki Yunupingu’nun kendisine yol gösterecek bir köpeği yok, onun bu karanlık yolculuktaki rehberi sadece elindeki asası. Bu yoğunluktan kendini kurtaran sanatçı yaklaşık on üç yıl önce büyüdüğü topraklara tam zamanlı yaşamak üzere geri döndü.
Solo kariyerine atılmadan önce Saltwater Band adlı ufak bir grup kurarak iki albüm yayınladı. Albümler beğenilmesine beğenildi ama sınırları aşacak bir kapasiteye sahip olamadı. Yunupingu solo sanatçısı olarak kariyerini sürdürmekte olsa bile bu grubuna nokta koymadı ve yakın gelecekte Saltwater Band’den bir yeni çalışmanın da geleceğini burada müjdeleyebiliriz.
Yaklaşık üç ay önce piyasaya çıkan, hayatının 37. yılını yaşamakta olan sanatçının ilk solo çalışması ender bir görüngü olma yolunda. Zira ilk defa bir Aborjin sanatçı kitlesel akımın dalgalarında batmadan yüzmekte. “Gurrumul” öncelikle iTunes Avustralya listelerinde birinci sıraya kadar yükselmenin başarısını tattı ve bir Dünya Müziği sanatçısı olarak çok ilginçtir ki Mariah Carey ile listelerde aşık attı. Bu başarı öyle küçümsenecek boyutta değil zira albümde iki parçanın haricinde hepsi yerel Yolngu diyalektinde ve hepsi popülist akımın uzaylı olduğu geleneksel ritimlerin yeni yorumları.
“Gurrumul” albümünde, anadili İngilizce olmayan Yunupingu kesintisiz gitar ritimlerini kırılgan ancak bir o kadar da kuvvetli pürüzsüz vokalleri ile harmanlıyor. Arka fonda arada sırada kendini duyuran bir çift basın ve sessiz bir orkestranın haricinde başka bir şey yok. Sonuç temiz, algılanabilir ve birkaç dinlemeden sonra akıllarda çınlamasını uzun süre sürdüren ritimsel amalgam. Kendine özgü bir stili olan sanatçı, halkının müziksel geleneklerini modernliğe ve ulaşılabilirliğe taşıyor. Bunu yaparken de kendi sanatının derinliğini ve yansımalarını koruyor.
Müziği saflığı kavrayıcı bir özelliğe haiz ve dinleyeni bırakmayacak nitelikte. Adasında solak gitar bulunması imkânsız olduğundan normal gitarı aşağı yukarı çalan Yunupingu’nun hiç şüphesiz çevresinde yarattığı atmosfer inanılmaz.
Aslında müzik, ya sizi ilk dinleyişte kavrar ya da zamanla içinize siner. Normalde ikinci tercih benim için daha önemli zira her zaman söz konusu çalışmanın daha kalıcı olmasını sağlar. Gurrumul’un müziği kesinlikle çarpıcı değil ama içerdiği ritimsel harmanlamaların akışı ve dinleyeni kavrayışı çok başarılı. Albümü ülkemizde görmemiz açıkçası imkânsız zira bu kadar bilinmeyen bir sanatçı ve özellikle müziği bizim pazarlama ofislerimizin algılaması kimse kusura bakmasın ama imkânsız, ancak sağ olsun internet var ve onun sayesinde özellikle Dünya Müziği tarzına giren ender müziklere daha bir kolay ulaşabilir olduk.
Gurrumul kendi halinde bir yerel Avustralyalı ama yaptığı bu ilk albüm kendisine Amazon.com sitesinde Dünya Müziği/folk kategorisinde Bob Dylan’ın yeni çalışmasının yanında bir yer edindi. Elbette bu resmi bir liste değil ama benim için önemli zira müzik piyasasından birebir etkilenmeyen, sadece alıcıların talepleri doğrultusunda belirlenen bir liste olması Gurrumul’un çalışmasında ne kadar başarılı olduğunun kanıtı. Gurrumul kendisinden daha çok söz ettirecek gibi…
Maalesef bu yazı kaleme alındıktan yedi yıol sonra 2017’de 46 yaşında ilelebet hayata gözlerini yumdu.