Deodata
Brezilyalı besteci ve düzenlemeci Eumir Deodato Almeida (kısaca Deadato), her zaman kaliteli işler çıkartıp 40 yıldan beri müzik piyasasında var olan bir usta. Bestelerini çoğumuzun dinlemiş olma olasılığı oldukça yüksek ancak bunların kendisine ait olduğunu bilmemiz düşük bir olasılık. Hani hep bildiğiniz, kulağınıza aşina olan melodiler vardır, ezbere bilirsiniz fakat bestecisini asla bilmezsiniz, işte Deodata bu kategoriye giriyor. Belli bir yaşın üstünde olan müzikseverler tarafından nispeten tanınabilir fakat genç nesil için “hiç duymadıkları en meşhur müzisyen” kategorisine giriyor.
22 Haziran 1943 yaşında Rio de Janerio’da Portekizli ve İtalyan soyundan gelen bir ailede hayata gözlerini açan 77 yaşındaki sanatçı, kelimenin tam anlamıyla kendi kendini yetiştiren bir sanatçı. On iki yaşında akordeon, piyano ve klavye çalmayı öğrenen sanatçı on yedi yaşında büyük çaplı bir orkestrayı yönetecek kadar müzik bilgisine sahip oldu. Rio de Janerio’nun bossa nova (1958 yılında Antônio Carlos Jobim, Vinicius de Moraes ve João Gilberto tarafında tanıtılan müzik akımı) cemiyetinde kendisine önemli bir konum elde eden sanatçı, ülkesinin askeri diktatörlüğünden dolayı çoğu sanatçı dostu ile birlikte 1968 yılında New York’a göç etmek zorunda kaldı.
Müzik kariyerine burada devam etmeye başlayan Deadato, yaptığı müzik stilinde yüzlerce albüm olduğundan otantik samba veya bossa nova’dan uzak, kendi yolunu çizmeye karar verdi. Böylece Latin caz temalarından oluşan ilk albümü “Prelude”u 1973 yılında çıkarttı. Albüm farklı müzik tarzlarını takip eden kulaklar tarafından anında fark edildi ve çok beğeni topladı. Özellikle albümde yer alan havalı bir Richard Strauss yorumu olan ‘Also Sprach Zarathustra’ adlı parça beş milyon kopya satarak Amerika ve Avrupa pop listelerinde üst sıralara kadar yükseldi ve 1974 yılında En İyi Enstrümantal Pop parça kategorisinde Grammy ödülüne layık görüldü. Bu parça daha sonra bir Jerzy Kosinski kitabının yorumu olan “Being There” adlı 1979 tarihli filmde kullanıldı ancak en önemlisi Stanley Kubrick’in kült filmi “2001: A Space Odyssey”in baş melodisi oldu.
Sanatçı daha sonra “Deadato 2”, “First Cuckoo”, “Whirlwinds”, “Very Together”, İngiltere’de milli marş statüsüne ulaşan “Whistle Bump”, “Night Cruiser”, “Somewhere Out There” adlı albümleri kaydetti ve hepsi ile farklı kitlelere ulaşmayı başardı. Ortalama beş yüz albümde besteci, prodüktör veya aranjör olarak fiilen çalışan sanatçı Amerikan müzik piyasasına yeni bir soluk ve akım getirdi. Kaydettiği albümlerden on altısı platin plaket ile ödüllendirilen sanatçı, Frank Sinatra’dan Aretha Franklin’e, Björk’ten, Kool & The Gang’e, Roberta Flack’ten, Astrud Gilberto’ya, Bette Midler’dan Stanley Turrentine’e kadar çok geniş bir müzisyen yelpazesi ile çalışmış bir maestro.
Sadece Amerika’da bir sanatçı, aranjör ve prodüktör olarak 25 milyonun üstünde albüm satış grafiğine sahip olduğu söyleniyor. Böyle bir konumdayken sinema dünyası tarafından keşfedilen sanatçı sırasıyla “The Onion Field”, “The Black Pearl”, “Ghostbusters II”, “White Nights”, “The Girl From Ipanema”, “The Adventurers”, “The Gentle Rain”, “Target Risk”, “The Reporter”, “Beat Street”, “Body Rock” gibi filmlerin müziklerini gerçekleştirdi.
Yaptığı müzik ile ağırlıkta caz kategorisine sokulmaya çalışan sanatçı aslında rock/pop, R&B/Funk, samba/Latin, senfonik veya orkestra gibi çok geniş bir müziksel paletinin tüm renklerini dinleyene sunuyor. En fanatik ve sadık hayranları DJ’ler tarafından dans pistine de taşınan sanatçı böylece genç kuşağa dolaylı yoldan ulaşıyor. Son dönemlerde yeni bir albüm çalışması gerçekleştirmeyen sanatçı mevcut çalışmalarının yeterli olduğu kanısında ve belirli bir doyum sağlandıktan sonra yeni bir albüme imza atacağını söyleyecek kadar da cesur. Veya müzikseverlerin ‘Also Sprach Zarathustra’ adlı parçanın gölgesinden kurtulmasını bekliyor.