Elekronik Müziğin Sihirbazı
Hepimiz elektronik müziği öyle ya da böyle dinliyoruz. Bazılarımız bunu bir yaşam biçimi olarak kabul ederken diğerlerimiz arada sırada ucundan bir ısırık almakla yetiniyor. Fakat acaba aramızdan kaç kişi bu müziğin teknik olarak nasıl ortaya çıktığını biliyor? İlk elektronik enstrüman neydi? İlk başta cevap dilinizin ucuna gelse bile, göründüğü kadar kolay değil. Elbette bilenler vardır ama bizim asıl hedef kitlemiz bu cevabı bilmeyenler.
Bundan yaklaşık 85 yıl önce, bir Rus bilim adamı olan Lev Sergeivitch Termen (Leon Theremin olarak anılmaktadır) Theremin (Thereminvox olarakta bilinir) adını verdiği bir modül tasarladı. İlk başta bu modülün amacını tam olarak çözemeyen bilimadamı, sonra Theremin’in bir müzik enstrümanı olarak kullanılabileceğini düşündü. Görünürde çok basit olan bu enstrüman (özünde uzun ayaklı, iki tarafından nikel kaplamalı anten çıkan tahta bir kutu), o zamana kadar yapılan tüm enstrümanlardan farklıydı çünkü ne ağız ne el teması ile çalınıyordu. Etrafında yapılan akıcı el haraketleri ile ses veren bu ilkel görünümlü elektronik enstrüman, böylece müzik tarihindeki ilk elektronik müzik cihazı ünvanını almış oldu. Şimdiki komplike cihazların aksine Theremin’i çalmak için iki antenin etrafında ellerinizi istediğiniz şekilde akıcı olarak hareket ettirmeniz yeterli. Sağ elinizle sesin perdesini ve sol elinizle yüksekliğini ayarlayabiliyorsunuz. Parmaklarınızla ise çıkan sesleri istediğiniz biçimde yayıp dağıtabiliyorsunuz. Böylece ufak el hareketleriyle, daha önce hiç duyulmamış tiyatral ve gizemli seslerin yanısıra, tanıdık viyolin sesinden insan sesine kadar tınılar yaratılabiliyordu.
Ancak asıl elektronik müziğin çehresini sonsuza kadar değiştirecek kişi bundan 40 yıl önce geldi. Adı Dr. Roger (Bob) A. Moog (“Moog” soyadı Mo-oug olarak telaffuz ediliyor, Mu-ug olarak değil) olan bu kişi Theremin’e olan özel ilgisinden dolayı yaptığı araştırmalar sonucu, müzik dünyasına Moog Modüler Sintisayzır (MMS) adıyla tanıttığı enstrüman sayesinde elektronik müziğe bir kimlik verdi. Elektronik müzik bu çıkış noktasından itibaren dallanalarak, zincirleme etkisiyle günümüze kadar geldi ve son sürat evrimine devam ediyor.
Theremin’den aldığı esin kaynağı ile, sesin elektronik tasarımı kullanılarak analog ve duygu yüklü bir şekilde çalınabileceği sentezleyici cihazlar tasarlamaya başlayan Dr. Moog’un asıl amacı sanatçılardan aldığı gözlemleri ve yorumları harmanlayıp aklındaki tasarımlar ile bütünleştirmekti. Bir telefon operatör kutusuna benzeyen ve hatta kurulması saatler süren cihazlarını ilk defa görücüye çıkarttığında, müziği yok etmeye gelen bir anarşist olarak damgalandı. Fakat ne yapmaya çalıştığını fark eden sanatçıların desteği ile Moog Modüler Sintisayzır (MMS)’ı üretti. Bir klavyesi bile olmayan bu enstrüman ilk başlarda çok korkunç karşılandı ancak sanatçıların ihtiyaç ve önerlerine göre Dr. Moog MMS’ye klavye ekledi ve böylece bir anlamda dünyadaki ilk sintisayzır’ını yarattı. Sempatik bir form alan MMS tüm dikkatleri üstüne çekmeye başladı ve 1968 yılında Wendy Carlos’un Switched-On Bach (J.S. Bach’ın sadece Moog kullanılarak çalınan elektronik yorumlarının içerdiği bir albüm) çalışmasının bir milyonun üstünde satmasıyla bir anda MMS müzik dünyasında odak noktası oldu.
Böylece elektronik müzik tarihi Dr. Moog’un keşifleri ile yazılmaya başladı. Peş peşe yeni modeller ve biçimler üretmeye başlayan Dr. Moog’un en ses getiren modeli 1960’lı yıllarında resmen müzikte bir devrim yaratan Minimoog Sintisayzır oldu. The Beatles’dan The Doors’a, Yes’den Rush’a kadar bir çok sanatçı ve grub tarafından müziklerinin vazgeçilmez bir unsuru olarak kullanılmaya başlanan bu enstrümanlar, büyüleyici organik tınısal sesi ile yaratılan melodilerle eşsiz zevkler vermeye başladı. Minimoog’un kompakt olmasının yanısıra en büyük diğer özelliği de rahatlıkla taşınabiliyor olmasıydı, bu özellikle yoğun konser veren gruplar için bulunmaz bir kolaylıktı.
Sayısız modelleri ve kişiye özel tasarımları ile Moog’ların müzik dünyasında yarattığı heyecan bir anda o kadar büyüdü ki, bu pastadan bir dilim almak isteyen diğer firmalar analog sintisayzırların kuzeni olarak kabul edilen dijital sintisayzırlar üretmeye başladı. Böylece bir dönem için dijital/analog savaşı başladı fakat günümüzde Stereolab, Air, Radiohead, Fiery Furnaces, Broadcast, Super Furry Animals, Nine Inch Nails, Pearl Jam, Beck, Phish, Sonic Youth, Widespread Panic, Brian Eno, Frank Zappa, The Cure ve Fat Boy Slim gibi grupların/sanatçıların çoğu Moog kullanmalarına rağmen bu savaştan dijital synthesiserlar galip çıktı.
Ancak ürettiği enstrümanların kalıcılığı gibi ne yazık ki bu dehâ beden sonsuzluğa uzanamadı, Dr. Moog, 21 Ağustos 2005 tarihinde beş ay önce teşhis edildiği çaresiz beyin tümörü yüzünden, 71 yaşında, hayata gözlerini yumdu. Bir anlık sessizlik !!! Dr. Moog’un keşifleri sayesinde müziksel ufuklarını genişletebilen sanatçılar, onun tüm dünya sanatçıları için zamansız elektronik müzik enstrümanları yaratmak için kendini adadığını bilirler. Elbette kendisi müzisyen değildi ancak bir enstrüman tasarımcısı olarak müziğin kişiliğini ve ruhunu çok iyi tanıyan bir bilimadamıydı. Elektronik müziğin Einstein’ı olarak tanınan Dr. Moog bizleri bırakıp başka diyarlara enstrümanlar yaratmaya gitmiş olabilir ancak bu dünyada geride buraktığı Moog’ların etkisi The Beatles’dan Yes’e, Herbie Hancock’tan Chick Corea’ya kadar uzanan sanatçıların müziğinde hissedilmeye devam edecek.
Müzik seni özleyecek Dr. Moog…
Dipnotlar:
• Geçen sene Plexifilm tarafından Hans Fjellestad-yönetiminde “Moog,” isimli bir belgesel piyasaya çıktı, bu belgeselde Dr. Moog’un iç dünyasına detaylı bir şekilde şahit olma fırsatına sahip oluyorsunuz.
• www.moogmusic.com
• www.moogarchives.com
• www.bigbriar.com
• www.zu33.com/moog/
• www.moogmovie.com
Dijital ve Analog Sintisayzır Arasındaki Fark
Dijital sintisayzır digital sinyal işlemci (digital signal processing – DSP) teknolojisini kullanarak müzik üretir. Öte yandan analog sintisayzerlar analog bilgisayar teknolojisini kullanarak elektroniğin müziğe dönüşmesini sağlar. Her ne kadar dijital sintisayzırlar, analoglara kıyasla daha esnek müzik yalpazesine sahip olsalar bile, analog sintisayzerlar kullanıcısı ile daha sıcak ve yakın bir koktak kurup daha kişisel müzik yaratabilmektedir.