Korkutucu Albüm Kapakları
Oldum olası her zaman albüm kapakları ilgimi çekmiştir. Hatta bazen tanımadığım bir grubun albümünü sadece kapağından dolayı almışlığım bile olmuştur. Önemlidir albüm kapakları, söz konusu çalışmanın dinleyici ile kurduğu ilk temastır, adeta dış dünyaya açılan penceresidir. İçerdiği bilgiler, eşsiz görsellikleri ile dikkat çekicidir bazen samimi, bazen mesafeli ve zaman zaman soğuktur.
Ama bir çalışmanın en önemli unsurlarından biridir hiç kuşkusuz. Albümün içerdiği müzik ile sağladığı bütünlük ise eşsiz bir kimya yaratır. Ancak bazı kapaklar vardır ki bakınca gözünüzü kaçırmanıza neden olur. Yan gözle bakıp bir an evvel o raftan uzaklaşmanızı sağlar veya hayretler içinde gözünüzü kendine bağlar. İşte asıl konumuz bu kapaklar, korkunç, ürkütücü veya içerisinde yer alan ufacık bir temanın ödünüzü bokunuza karıştırması…
Şu ana kadar karşılaştığım ve hatta satın alıp uzun uzun bakıp korkusal sınırlara sokulduğum ilk on albüm kapağımı aşağıdaki gibi listeledim. Bazıları komik bile kaçabilir size ancak o albümü satın alanın ruhsal yapısı bu listeyi oluşturan en önemli unsur olduğunu unutmamanızı öneririm. İşte benim en korkunç albüm kapağı listemin ilk onu…
The Power of Lard – Lard
Yıl 1991 ve alternatif indie müzik kulvarı tam kızışmış durumda. Her gün yeni bir grup çıkmasının yanı sıra ard arda üretimler geliyor. Böyle bir dönemde karşıma çıkan Death Kennedys’den tanıdığımız Jello Biafra’nın projesi Lard’ın ilk EP’si “The Power Of Lard”ın kapağı adeta rüyalarıma o an itibarıyla girdi. Bir sülüğün dişli ağzını anımsatan bu mikroorganizmanın kapakta beni karşılaması adeta arkama bakmadan kaçmamı sağladı. Daha sonra yaptığım araştırmalarda bu sülük benzerin şeyin aslında çürümüş bir erkek organı olduğunu keşfetmem uzun süre kâbuslarımın başrol sanatçısı oldu.
Born Again – Black Sabbath Suudi Arabistan’da okurken aklımda kalan en önemli şey Arapların müstehcen şeyleri kendilerince karalayıp (sansürleyip) piyasada satmalarıydı. 1983 tarihli Black Sabbath’ın “Born again” albümü satın aldığımda neredeyse albüm kapağı tamamıyla karalanmıştı. Sadece grubun ve albümün adı belliydi. Albümü dinlediğimde beğendiğimi hatırlıyorum ama albüm kapağında karalanan şeyin ne olduğuna dair merak sürekli beni dürttü. İlk fırsatta albümü özel yollar ile sipariş ettim. Paketi açmamla birlikte yere nasıl attığımı hala hatırlıyorum. Uzun süre bu kırmızı tenli sarı tırnaklı ve dişli ağlayan bebeğe bakamamıştım. Albümü bir daha dinleyemediğimi de abartmadan itiraf etmekte fayda var…
Killers – Iron Maiden
Her ne kadar Iron Maiden en çok beğendiğim gruplardan biri olsa bile maskotları Eddie’nin pek hayranı olmadığımı itiraf etmek zorundayım. Özellikle ilk satın aldığım 1981 tarihli “Killers” albümünün kapağı beni çok etkilemişti. Adeta Dario Argento’nun bir filminden sahne olarak resmedilen Eddie’nin elindeki kanlı balta ve albüm sahibine uzanan korkunç eli dokuz yaşında resmen ödümü patlatırdı. Hele hele Eddie’nin arkasında yer alan apartmanın yeşil penceresinden bakan kişinin kim olduğu içimde hala bir muammadır.
Yesterday & Today – The Beatles
Her listede bir The Beatles olmadan olmuyor galiba. Bu 1966 tarihli albüm ilk çıktığında kapağında dörtlüyü çiğ et ve parçalanmış oyuncak bebekleri ile bulduk. Kapak o kadar çok olumsuz tepki aldı ki çok kısa bir sürede yenilendi. The Beatles neden böyle bir albüm kapağı tercih ettiği ise hala cevaplanmayı bekleyen ciddi bir soru. “Kasap” olarak adlandırılan bu albüm kapağı ise koleksiyoncuların vazgeçilmezleri arasında hala yer almakta ve ciddi paralar etmekte. Hala günümüzde korkunçluğunu koruyan bu kapak benimde listemde üst sıralarda yerini koruyor.
Child Is father To The Man – Blood, Sweat & Tears
Bir fotoğraf düşünün içinde siz varsınız ve kucağınızda sizin çocuk kalmış ikiziniz veya cüce versiyonunuz var. Bu görüntüyü sekiz kişi ile çarpın ve hepsini objektifin karşısına oturtun. İşte Blood Sweat & Tears’in “Child Is Father To The Man” albümünün genel hatları bu. Anormal yaratıkların gösterisini vurgulayan bu kapak uzun süre kendimle ve olası cüce ikizimle cebelleştiğim rüyalara gebe oldu.
The Human League – Reproduction The Human League her zaman benin sınıflamama göre “cici” bir elektronik grup olmuştur ta ki ilk albümleri 1979 tarihli “Reproduction”ın kapağını görene kadar. Adeta Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya kitabından çıkmış bir kare olan albüm kapağı üçlünün ayakları altında ezilen bebekleri sanki bir marifetmiş gibi yansıtıyor olması beni çok rahatsız etmişti (hala da ediyor). Nedense cıyaklayan bebeklerin üzerinde dans eden bu üçlünün halleri pek fazla kimseyi etkilemedi zira grup elektronik müziğinde önemli bir yere sahip oldu.
Toe Fat – Toe Fat
Aslına bakarsanız bu albüm kapağı o kadar korkunç değil, belirsiz bir sahilde çıplak insan pozları fotoğraflanmış ancak bu insanları kafaları başparmakları. Korkunçluktan öte rahatsız edici bir görüntü veren bu albüm kapağı, nedense hala bende olumsuz bir etkisi var. Belki çocukken plakçılarda albüm kapaklarına büyük bir merak ile bakarken böyle rahatsız bir görüntü ile karşılaşmış olmak beni derinden etkiledi. Belki de başparmak fobim var…
Klaus Nomi – Klaus Nomi
Klaus Nomi 1983’de AIDS’den ölmeden önce garip disko, opera ve elektronik müzik karışımı bir tarzı temsil ediyordu. Özellikle üst düzey stilize edilmiş teatral canlı performansları sanatçının kült takipçilerini mest edecek düzeyde idi. Meraklı bir müziksever olarak Klaus ile ilk tanışmam kendi adını taşıyan albüm kapağı ile olmuştu. Woody Allen’ın “Sleepers” filmindeki enayi robot ifadesi ile deforme olmuş bir vücudun oluşumundan ibaret olan bir insan görüntüsü hala aklıma geldikçe tüylerim ürperir.
The Roaring Silence – Manfred Mann’s Earth Band
Bir insan kulağının içerisinde bağıran bir ağız. Kulak deliği bir başka insanın ağzı ve bu ağız çığlık çığlığa. Punk savaşları doruktayken Manfred Mann gençliği Munch’ın çığlık resminden ufak bir alıntı yaparak etkilemeye çalıştı. 1976 yılında çıkan “The Roaring Silence” adlı albümünün kapağında sanatçı “beni dışarı çıkartın” diye bağıran bir insanın ağzını hapsolduğu diğer insanın kulağına yerleştirdi. Sonuç çok satış yapmanın aksine ben dâhil olmak üzere birçok kişinin sayısız gece kabuslarına dönüştü.
Weasels Ripped My Flesh – The Mothers of Invention
İlk sakal tıraşım ile birlikte bu albüm kapağı kâbusum oldu. Tıraş makinesinin yerine bir vahşi samurun yerleştirildiği bu kapakta, 60’ların yakışıklı bir karikatür figürü tıraş oluyor. Yüzüne makineyi yaklaştırınca samur vahşice derisini yüzüyor. Çok fazla etkilenmeyen yakışıklı “Samur Yüzümü parçaladı” demekle yetiniyor, öte yandan ben uzun süre tıraş olma fobisi ile cebelleştim. Bunun aynı zamanda Frank Zappa ile ilk tanışmama da vesile olduğunun altını da çizmemde yarar var.