Tibet Budist Âyini
Budizm, dünyanın her yerinde takipçileri olan bir felsefe ve dindir. M.Ö. 500 yıllarında yaşayan ve “Buda” olarak tanınan Siddharta Guatama adlı bir mistik mânevî öndere dayanır. “Buda” kelimesi “aydınlanmış, olgunlaşarak kemâle ermiş” anlamındadır.
İnanışa göre Hindistan’da bir sarayda prens olarak dünyaya gelen Siddharta, 29 yaşına kadar lüks içinde yaşamış, o yaşta ilk kez saray dışına çıkıp halk içine karışarak hastalık, yaşlılık ve ıstırâbı görmüştür. Kendisini şoka uğratan bu olay ile sarayı terk etmiş, gezgin bir dilenci olarak tüm Hindistan’ı dolaşmış, kendisine hayatı ve hayatın acılarının anlamını anlatacak bir mürşîd aramıştır. Birçok hoca ile görüşmüş, çoğunluğu “kendini nefsin istediği her şeyden mahrum ederek, perhiz ve kanaatle yaşama” olarak tanımlanabilecek yoğun riyâzete dayalı birçok yöntemi denemiş ancak tatmin olmamıştır. Anlatılanlara göre bir gün, gerçeği bulana kadar kalkmamak üzere bir ağacın altına oturmuş, kırk dokuz gün süren yoğunlaşmadan sonra aydınlanmış ve o günden sonra Buda olarak tanınmıştır. Hayatının geri kalanını insanların aydınlanmasına vakfederek tüm Hindistan’ı dolaşmıştır.
Buda’nın ölümünden sonra Budizm, Hindistan ve komşu bölgelerde yayılmış, zaman içinde oluşan Budist düşüncenin değişik ekolleri manastırlarda kurumsallaşmıştır. Bu ekollerin en önemlilerinden biri Tibet ve Himalayaların bazı bölgelerinde yaygın olan ve Tantrik Budizm olarak da adlandırılan Tibet Budizmi’dir.
Tibet Budizmi, Bodhisattva olarak adlandırılan, daha önce aydınlanmış ve insanları aydınlatmak için dünyaya dönmüş ruhların reenkarnasyonu olduğuna inanılan kişilerin mânevî önderliğinde özgün bir renk kazanmıştır. Bodhisattva’dan gelen reenkarne ruhlara sahip önderler “dalay lama” veya “pançen lama” gibi unvanlar taşırlar.
Yüksek dağlarda kurulmuş manastırlarda yapılan âyinler, yoğunlaşma (meditasyon), dua; davul, zil ve borular eşliğinde okunan dînî sözlü müzikler (ilâhî) eşliğinde yapılan danslardan oluşur.
Sözlü müzikler, Orta Asya toplumlarında yaygın olarak yer alan ve Şamanlar tarafından kullanılan “kaylama”ya benzer bir teknik ile icrâ edilir. İnanışa göre, ancak benliğinden sıyrılarak, kemâle ermiş kişiler bu tekniği becerebilirler.
Dua ve ilâhîlerin derin dinginliği, sazların âni patlamaları ile sık sık bölünür. Dans esnâsında kullanılan maskeler, renkler ve şok edici ilginç sesler, âyini çok çekici ve etkileyici bir hâle getirir.