Toumani Diabate
Toumani Diabate Batı Afrika’nın 21 telli özgün kora enstrümanı dünya müzik haritasına yerleştireli neredeyse yirmi yıl oldu. Yetmiş bir kuşaktır müzisyen olan Diabate sülalesinin bir üyesi olan 1965 doğumlu Toumani Diabate, birçok albümde yer almasına rağmen 1988 tarihli ilk solo albümü “Kaira”dan sonra ikinci solo çalışması “The Mandé Variations” ile tekrar karşımızda.
Kora maestrosu ilk solu çalışmasında antik Mali ezgilerinden oluşan folklorik repertuarını dünya müzik platformuna taşıdı ve herkesin koraya karşı duyarlılığını arttırdı. Bu yeni çalışmasında sanatçı kora tekniklerini geliştirerek daha derin ezgilere doğru yola çıkıyor. Albüm, Diabate’nin engin virtüözlüğünün bir yansıması olmasının yanı sıra yenilikçi düzenlemeleri ve çalma tetkikleri ile kora kalıplaşmış sınırlarından dışarıya taşıyor.
Toumani Diabate’nin nefes kesen kora tekniğinin en önemli unsuru birbirine örülerek işlenen bas, ana ritim ve melodi – adeta iki kora aynı anda farklı ritimlerde çalınıyormuş gibi. Oysa Toumani her şeyi tek bir kora ile hallediyor. Normalde dört farklı akorda (Tomora ba, hardino, sauta ve Tomora mesengo) sahip olan kora, Toumani sayesinde bu albümde beşinci akordu kulaklarımız ile tanıştırıyor. “Egyptian” (Mısırlı) adı verilen bu akort, bas ağırlıklı melankolik bir ritme sahip ve yeni albümün geneline hâkim. Özellikle açılış parçası ‘Si Naani’ bunun en güzel örneklerinden biri.
Toumani Diabaté’nin Symmetric Orchestra adlı ekibi ile kaydettiği bir önceki albümü 2006 tarihli “Boulevard de l’Independance,” Batı Afrika’nın efsanevi Mandé imparatorluğundan günümüze kadar gelmeyi başaran canlı, nahoş ve ritmik melodilerin bir orkestral yansımasıydı. Oysa yeni albümü sadece ve sadece kora üzerine yoğunlaşan bir çalışma. Bir albümden daha çok bir misyonu temsil eden “The Mande Variations”, Mali’nin asıl kültürel köklerini yansıtan bir müziksel serüven.
World Circuit şirketinin efsanevi yapımcıları Nick Gold ve Jerry Boys tarafından tek bir kayıtta kaydedilen albüm, sekiz eşsiz parçadan oluşuyor. Kora’yı daha önce duymadığımız bir organik tonda kaydeden ekip, stüdyonun tüm atmosferini albüme yansıtmış. Albüm boyunca Toumani Diabate’nin nefes alışından tutun, teller arasında geçişlerdeki sürtünmeleri bile duyabiliyorsunuz. Ustası Ali farka Toure’ye adadığı aynı adlı parçasında adeta bas vuruşlarındaki yankıları yaşıyorsunuz.
Dinlendirici vuruşların yer aldığı ‘Elyne Road’ (Londra’da bir caddenin adı) ve ‘Ismael Drame’ adlı parçalarda sanatçı, yüce bir atmosfer yaratıyor. Çekici, yoğun ve hızlı ritimlerle akan, artık aramızda olmayan Senegalli kora ustası Kounding Cissoko’ya adanan aynı adlı parça, albümün en başarıları arasında. Ağırlıkta sakin bir yapıya sahip olan albüm tek agresifliğini ‘El Nabiyouna’ adlı parçada kısa bir süreliğine ortaya çıkarıyor. ‘Djourou Kara Nany’ adlı beste ise Batı stili folk ezgileri ile ayırt edilebilir seken ritimler arasında evliliğin ahengini yansıtan eşsiz bir çalışma.
Ancak albümün en keyif veren parçası son sırada yer alan ve adını yine Londra’daki bir caddeden alan ‘Cantelovwes’, zira bu parçada Toumani kovboy filmlerinin en yücesi ‘The Good, The Bad and The Ugly’nin efsanevi Morricone melodisine bir gönderme yapıyor. Bunu yaparken adeta sanatçının bıyık altı gülümsemesini yaşıyorsunuz. Bir saatin üzerinde müziksel bir ahenk sunan albüm, Batı Afrika’dan Avrupa’ya kadar uzanan geniş teknik ve ses sentezlerinden yararlanmasıyla, sanatçının özgün bir duruşunu yansıtıyor.
Bu albüm Toumani’nin hakkıyla sahip olduğu unvanını pekiştiren, evine, köklerine yaptığı dönüşün bir kutlaması. Tek kişilik bir orkestrayı yöneten Toumani Diabate, gelişen, zengin duygusal melodi sentezleriyle dinleyenin kulağına sımsıkı asılıyor. Ne de olsa Toumani Diabaté bu, geçmiş kökleri, radikal çağdaş gelecek ile mükemmel harmanlayan bir müzik terzisi…