Erlend Øye
Erlend Øye, Norveçli elektronik akustik ikili “Kings Of Convenience” (KOC) bir yarısı. Diğer taraftan da Röyksopp’un “Poor Leno” ve “Remind Me” parçalarını sesiyle hayat veren kişi. KOC’un diğer yarısı Eirik Glambek Boe’nin turne fobisi ve psikoloji okuma hevesinden dolayı Øye, kısa süreliğine geçici olarak KOC ile yollarını ayırıp kendi yaratıcı evrenine dalmaya karar vermiş.
“Turneye çıkamamak beni hep mutsuz etti çünkü hayatım boyunca turneye çıkmayı bekliyordum,” diyen Øye, bu mutsuzluk çıkmazını “Unrest” projesi ile aştı. Ortaya çıkarttığı müzik KOC veya Röyksopp temelinden çok uzak değil ancak elbette ayrıcalıklı kişisel dokunuşun bir üretimi. Kuzey Avrupa ülkelerinden gelen sıcak, huzur, nitelik dolu ve lezzetli bir müzik çorbası.
“Unrest”, Finlandiya’da yapılan bir elektronik festivallinde ilk olarak doğum aşamasına gelmiş. Øye, birebir izlediği elektro sanatçılarıyla ortak bir kayıt yapmaya karar vermiş. “Bir hafta burada kalıp, bu müzisyenlerle müzik yapmak güzel olmaz mı? Hatta belki 10 farklı şehre gidip oradaki müzisyenleri bulup onların yaratıcılığını ve her yeni mekânın atmosferini müziğe eklemek güzel olmaz mı?” diye düşünmüş. Bizler için ne mutlu ki bu düşüncesini ayağa kaldırılabilmiş. “Unrest” 10 farklı şehirde, 10 farklı prodüktör ile kaydedilen rahat, elektronik folk aşılanmış bir zincir halkası. Ancak Øye için bu her ne kadar bir kaçış olmuş olsa bile KOC’taki ses ve öyküler “Unrest”in temelinde bulunmakta. Ortaya çıkan eser ise müziğin yeni açılmış olan salonuna masumane bir uzanış.
Elbette Øye’de, Röyksopp’un dünyada yaratmış olduğu Norveç akıntısından etkilenmiş ancak Øye’yi diğerlerinden farklı kılan her zaman sandalını kıyıya çekip rahatlıkla insanlarla kaynaşıp müzik yapabilmesi olmuş.
“Unrest”in oluşumundan sonra gelen turneler oldukça başarılı geçmiş ve Øye’yi tahmininden daha çok memnun etmiş. Maalesef, Øye bu turneler zincirinde Türkiye’ye gelmediği için de bizleri mutsuz etti. Başarılı bir turnenin sonunda ve Øye’nin yaratıcılığı ile büyülenen K7 yetkilileri harekete geçmiş. Øye’ye 1995’te ilki çıkan ve sonra bir marka olan “DJ-Kicks” serilerinin yenisi yapmasını önermişler. Sonuç olarak Erlend Øye DJ Kicks hayatımıza girdi.
Bu albümde Øye, teknik olarak yetenekli olmadan da çok güzel ve heyecanlı misklerin yaratılabileceğini müzik dünyasına kanıtladı. Şimdiden albüm DJ-Kicks serisinin klasikleri arasında yerini aldı. Øye 11 parçayı tekrar seslendirip cover’lamış, diğer 3 parça ise (“Intergalactic Autobahn”, “The Black Keys Work” and “A Place In My Heart”) Øye’nin yeni üretimleri. Øye’nin kurnazlığı ise cover’ladığı parçaların ne olduğuna dair jetonun ancak parçanın ortalarında düşmesi sağlaması. Albümde The Smiths’in “There Is A Light That Never Goes Out” parçasından, Bananarama’nın “Venus” parçasına kadar uzanan geniş bir müzik akımı var.
Øye için tüm bu güzel ve saygın gelişmeler yaşanırken KOC’un herhalde böylece arşivlerde tozlanıp kalacağını zannediyorduk. Ancak Norveç’ten 4 ay önce gelen sürpriz haberle çok sevindik. Eirik psikoloji okumaya ara verip müziğe ağırlık vermeye karar vermiş. Bunun meyvesi olarak ta 21 Haziran 2004’de piyasaya Kings Of Conveinience’ın ikinci albümü olan “Riots On An Empty Street” (Bos Sokakta İsyanlar) çıktı. Bu 12 parçalık albüm KOC’un kesinlikle tozlanmaya niyetinin olmadığını göstermektedir. Uzun süre müzik avcılarının ilk on’unda olacağı şimdiden garanti.