Seprewa unutulan bir enstrümanın beklenen yükselişi
Seprewa çoğumuzun duymadığı veya varlığından bile haberdar olmadığı bir enstrüman. Sözlük açıklaması arp-ud karışımı geleneksel bir enstrüman olan Seprewa, Gana’ya özgü bir antik çalgı aleti. 1920’lerde Gana’da önem kazanan Highlife müzik tarzının yüreği olan enstrüman, Batının empozesi sayesinde zamanla yerini gitara bıraktı ve gündemden düştü. Hatta günümüzde birçok Ganalı bu çalgı aletinin bilmiyor tanımıyor. Yok olmakta olan bu canlı ve narin enstrüman Malili kora çalgı aletinin uzaktan kuzeni olarak kabul ediliyor.
Üç müzisyen fikirlerini ve tutkularını bir araya getirerek bu geleneksel enstrümanın melodilerini çağdaş akustik yapılandırma içerisinde yeniden keşfetmek için yola koyuldu ve karşımıza baştan sonra Seprewa’ya adanmış dünyada bir başka örneği olmayan bir çalışma ile çıktı.
Sadece yirmi yıl önce 25 köyde bir Seprewa çalgıcısı bulunurken söz konusu enstrüman son dönemlerde bir reenkarnasyon yaşıyor. Bu yeniden canlanmanın en büyük nedeni Kari Banaman, Osei Korankye ve Baffour Kyerematen adlı Ganalı üç virtüözün bir araya gelip kaydettikleri “Seprewa Kasa” adlı albüm. “Seprewa Kasa”, artık ircaa edilmeyen Highlife tarzının pop tarafından istila edilmeden önceki dönemi yansıtıyor.
Altı yıllık bir süreçte var olan albümün macerası Kari’nin bir festival esnasında Osei’yi sahneden Seprewa çalarken görmesiyle başladı. O zamana kadar sadece öykülerde dinlediği bu enstrümanı karşısında gören Kari heyecanını gizleyemeyip Osei ile birlikte hemen Gana’ya geri dönüp birlikte bir proje üzerinde çalışmaya ikna etti. Gana’nın en tanınan gitaristi olan Kari Banaman’ı da aralarına alıp bu serüvene atılan sanatçılar altı yıllık özenle yapılmış bir çalışma ile ektiklerinin meyvesini aldı.
2003 tarihinde Gana’daki en şaşalı DiBess Stüdyo’sunda kaydedilen ham albümün son rötuşları Craig David ile çalışan Gana’nın en yetenekli sanatçısı kabul edilen Kwame Yeboah tarafından gerçekleştirildi. Albüm ağırlıkta Gana’nın resmi dili olan akan dilinde seslendiriliyor ve sözler filozofik unsurlar üzerine yapılandırılmış aşk, sosyal hayat ve yaşam konuları içeriyor.
“Seprewa Kasa”da yer alan parçalar birbirleri arasında yuvarlanıp bukleleşiyor ve müzisyenler içten sakin amatör vokalleri ile bu organik yapıyı süslüyor. Albüm boyunca sakinlik ön planda ve tüm yoğunlaşma müziğe verilmiş durumda. Perküsyona çok fazla dayanmayan bir oluşum içerisinde olan albüm dinleyeni sükûnete davet ediyor.
İşitsel bir hipnoz atmosferi yaratan “Seprewa kasa” monotonluktan uzak geleneksel melodileri ile farklı müziksel sınırlara sokulan bir melodik dokuma.
Sekiz parçadan oluşan Seprewa Kasa tensel, romantik ve dayanılmaz derecede egzotik. Albümde iki Seprewa paralel olarak birbirleri ile atışıyor, biri daha çok banço stilinde oldukça tıngırdar, diğeri ise nispeten daha sıcak ve akustik gitar kıvamında. Bunun yanı sıra arka planda kalacak şekilde geniş bir perküsyon desteği var. Bu perküsyonların arasından en dikkat çekenler ise efiritrsewa (parmakla çalınan metal yarık) ve atumpan (dişi ve erkek cinsiyeti olan V şeklinde iki çubukla çalınan geleneksel törensel bir davul).
Albüm boyunca müzisyenlik amatör zihniyeti içerisinde neredeyse kusursuz bir üretkenlik ile varlığını gösteriyor. İnleyen vokallerden unutulan armonilere, sade perküsyonlardan dantel, ritmik yaylılara kadar geniş ve zengin bir müziksel çeşni sunan çalışma, Seprewa’yı tekrar dünya müziği gündemine taşıdı.
Seprewa’nın konuştuğu ve gitarın nispeten sustuğu çalışma Afrika’dan sürekli çıkmakta olan yeni ürünlerin arasında en dikkat çekeni zira içerisinde yaşattığı kültürel sorumluluk çok derin. Bu çalışma özellikle akustik müzik severler ve elbette dünya müziği tutkunları için bir vahiy. Çok uzun yıllar boyunca yok olmakla cebelleşen bu ender enstrümanı tekrar gün ışığına çıkartanlara hakkıyla saygı göstermemiz gerekiyor.