Trilok Gurtu Spellbound
Trilok Gurtu her zaman karşımıza farklı müzik projeleri ile çıkmayı başarıyor. Malum kendisinden zaten normal bir şey beklemek yanıltıcı olur. Dünyanın en tanınmış ve üstat perküsyoncu yeni albümü “Spellbound”da tamamıyla trompete adanmış bir oluşum içerisine sokuluyor. Miles Davis ve Don Cherry yüzünden yüreğine yakın olan bir enstrümanı bu albümü için ana ilham kaynağı olarak kullanan Trilok Gurtu yaklaşık bir saat boyunca yine dinleyenleri farklı bir müzik kulvarına sürüklüyor.
Açılışta arşiv niteliği taşıyan 33 saniyelik bir trilok-cherry doğaçlaması bizleri karşılıyor. Trompete adanana bu albüm aslında Trilok’un müzik vizyonunu yaşatıyor. farklı yorumlamalar sonucu trompet sayısız kültürel çemberlere kendine hakkıyla yer etmiş bir çalgı aleti. Böylece pek çok ana müzik akımının vazgeçilmezleri arasına girmiş bulunmakta. Hiç şüphesiz klasik müzik, caz, etnik mzik, pop ve senfonik müzikte trompet kendine haklı bir yer edinmiş bulunmakta.
Mumbay’da 1951’de doğan sanatçının kariyerinde “Spellbound” tipik bir çalışma kategorisinde değil. Sanatçı uzun zamandan beri ilk defa karşımıza bu kadar yoğun doğaçlama unsurları taşıyan bir albüm ile çıkıyor. Her şekilde yine caz tarzından beslenen albüm sınırları yıkan bir kurgu içerisinde dinleyici için paketlenmiş bulunuyor.
Bu albüm için istanbul, Norveç ve Amerika ekseninde sık sık seyahat eden Trilok, bu coğrafyalardan gelen sanatçılar ile yaşatığı müzik paylaşımlarını albüme taşımış durumda. Bu değerli müzisyenler arasında Norveçli Niles Peter Molvaer, Lübnan asıllı İbrahim Maalouf, İtalyan Paolo Fresu, Alman Matthias Höfs ve Türkiye’den Hasan Gözetlik yer alıyor.
Trilok’un müzik vizyonu “Spellbound” boyunca dinleyene sınır tanımaz tema içerisinde ulaşmayı başarıyor. Akustik içeriği ile gerçek bir cevher niteliğinde. Daha önce caz sınırlarında pek duyulmayan bir müzik kimyasına bürünen sanatçı Hindistan, Avrupa ve Amerika arasında kusursuz bir üçgen oluşturuyor.