İpekyolu ve Çalgı Aletleri
Bir an olsun Marco Polo’nun elinde bir kayıt cihazı olduğunu düşünün! Sonucun inanılmaz olacağı aşikar. O kadar uzun yolculuklar, bir oradan bir buraya serüvenler, farklı coğrafyalar, kültürler, toplumlar ve bir o kadar da müzik. Bilinmeyen, garipsenen, benimsenmeyen ve hatta korkulan müzik.
Özellikle İpekyolu boyunca ilerleyen o kervanların karşılaştığı müzikler kaydedilseydi. On üçüncü yüzyılın sonlarında var olan müziğe şahit olma imkanı elimizde olurdu. Bu müziğin doğal, bozulmamış hamlığı ve saflığı o halinde dinlemek herhalde ritim patlamasına neden olurdu. Rasyonel düşünürsek bu hayalin gerçek olması o kadar da uzak bir ihtimal değil, zira o bölgede var olan müzik asırlar boyunca yaşıyor ve yaşatılıyor. Bu müziklerin en önemli unsuru ise eskilerden gelen gelenekler ile varlığını sürdürüyor olması. Bundan dolayı da, o zamanki doğallığı ile varlığını sürdürüyor. O masumiyet sayesinde de bu ezgilerin büyüsü hala aynı etkileyici yapısını koruyor. Bunu sağlayan en önemli unsurlardan biri de ritimleri taşıyan, birbirleri ile kucaklaşan, mesafesini koruyan ama bir o kadar da harmanlamaya giren enstrümanlar (çalgı aletleri). Onların sayesinde yüzyıllar boyunca bu müzikler dinlendi, jenerasyondan jenerasyona aktarıldı ve kültürlere işledi.
Orta Doğu’dan yola çıkan bir ritim, Aysa’da kendisini geliştirdi ve Uzak Doğu’da sonuçlandı. Aynı zamandan Uzak Doğu’dan çıkan bir melodi kendini Orta Doğu’da bulabildi. Bu gidip gelmeler ise bizlere bir müzik haritası çizdi. Varlığı ile kültürleri yaşattı ve farklı enstrümanların (çalgı aletlerinin)aralarında atışmasına neden oldu.
Özellikle İpekyolu belgeselinin patlamasıyla birlikte bu önemli rotaya pek çok gezgin ve seyyah ilgi gösterdi. Oysa benim için her zaman müzik önemli oldu, 6.500 km’lik bu yol üzerinde kim bilir ne kadar tarz, makam, ritim, kültürel harmanlama ve bunların icra edilmesine vesile olan enstrüman (çalgı aleti) var.
Ben de bu enstrümanları elimden geldiği kadar toparlayıp bir liste halinde paylaşmak istedim. Söz konusu enstrümanlar (çalgı aletleri) yüz yıllar boyunca bu bölgelerde var olmuş ve çok az değişime uğramış aletler. Bunlardan bulup listelediklerim aşağıdaki gibi:
- Bâlâbân
- Chatkhan
- Cymbals
- Daf
- Dambura
- Dham duduk
- Dhol
- Dömbra
- Davul
- Duduk
- Dutâr
- Ghijak
- Gong
- Gukin
- Kemençe
- Komuz
- Morin khuur
- Ney
- Pipa
- Kaval
- Kabuz
- Rebab (Afganistan)
- Rebâb
- Santur
- Satar
- Sato
- Saz
- Şakuhaçi
- Şang-kabuz
- Şeng
- Suona
- Subizghi
- Tanbur
- Tar
- Temir-kabuz
- Keman
- Zarb
- Zirbaghali