Kübizm ve Müzik bir sentetik ve ritmik analiz
1912 ile 1913 yılları arası ressamlar analitik kübizmden sentetik kübizme geçiş yaptılar, oldukça heyecanlı dönemlerdi. Sentetik kübizm daha çok konstrüksiyon üzerine kurgulanırken, analitik kavramlardan uzak tutuldu. Sentetik kübizmin yüreğinde yatan ana objektif bir nesneyi özüne ve gerekli parçalarına indirgemek.
Daha sonra bu nesne var olan farklı nesnelerin takviyesiyle tekrar yapılandırılıyor, kişilik kazandırılıp varlık veriliyor. Bir nesneyi öz maddelerine kadar ayrıştırıp hatta parçalayıp, daha sonra onu farklı devşirilmiş maddeler ile toparlamak.
Hem Picasso hem de Braque, partisyon, kupür ve mektup gibi nesneleri resimleri içerisine entegre etti. Bu etkileşimin deneyimsel hazzına varmaya çalıştılar. Kısacası kolaj resim sanatında önemli bir edinmeye başladı. Başka nesnelerin tahmin edilemeyen bir paralellik düzeyinde bir araya getirilmesi, eşleştirilmesi ve kaynaştırılması. Braque, papier collé yöntemini keşfetti.
Bu yöntem ahşap, tahıl, kağıt ve yağ bezi gibi nesnelerin resmin içine entegre edilmesi uygulamasına verilen tanım. Özellikle kağıt ve/veya karton resmin vazgeçilmez malzemesi, olmaya başladı ve aynı zamanda da kendi hacmini ve belirginliğini korudu. Yani kağıt deforme olup başka bir nesne olarak resme entegre edilmedi, kendi öz hali ile varlığını resmin bir parçası olarak yaşadı. Picasso’da eserlerin kolaj yöntemini kullandı.
Renkler daha cesur, canlı ve enerjik idi. Analitik yaklaşım nesneleri tamamen parçalarken, sentetik yaklaşım farklı parçalardan oluşan nesnelerin sentezlenmesiydi. Kolajın sonucu ortaya çıkan eserler ise hem modern hem de kentsel ruhu barındıran birer sanattı.
Kübizm elbette bu dönemde müzikte resim içerisinde yerini aldı…
Braque ve Picasso gibi pek çok ressam, İspanya doğumlu Juan Gris (1887-1927), Fransız ressam Amédéé Ozenfant (1886-1966) gibi, sık sık müzik motiflerini kübist eserlerinde kullandılar. Bu ressamların bazıları eserlerine bestecilerin adlarını vermekten çekinmedi, mesela Bach ve Mozart gibi.
Braque’nin bazı tabloları birebir birkaç besteciyi özellikle anıştırmakta. Bunlar arasında en bilinenler Homage to Back (1912), Still Life Bach (1912) ve Bach Aria (1913). Müzik içerikli birkaç Picasso eseri ise Still Life on Piano (1920-1911), Violin “Jolie Eva” (1912), Toreador Playin a Guitar (1911) ve The Violin (1912). Juan Gris’de The Violin (1913) ve Still Life (1917) eserlerinde; Ozenfant ise Guitar and Bottles (1920) ve Composition Purist (1925) adlı eserlerinde müzik motifleri kullandılar.
Picasso’nun Standing Female Nude (1910) isimli kara kalem eseri, pek çok sanat tarihçisi tarafından analitik kübizm kavramının en saf yansıması olarak kabul edilmektedir. Tekrar eden çizgiler ve eğmeçler sonucu ortaya çıkan geçişken düzlemlerden oluşan eser, görsel ritmin dikey hissiyatını yaratıyor.
Belki tekrar eden çizgiler ve eğmeçler, keman, çello ve gitar benzeri bir müzikal enstrümanın yapısını devralıyor. Hiç kuşkusuz bu enstrümanlar ressamın, beklenenden daha yoğun müzik motifleri kullanmasına neden oluyor.
Yaylıların, tuşların hatları ve elbette Rönesans dönemine dayanan F-deliklerin kıvrımları, ressamlara bu nesneleri parçalara ayırıp tekrar yapılandırma imkanı verdi. Özellikle mevcut olduğu enstrümanda, çıkan güçlü akustik sesin aktarılmasında kusursuz olanak sağlayan F-delikleri ressamların fazlasıyla ilgisini çekmiştir.
F-deliklerinin sonik gücü, ressamların çoklu düzlem ve perspektif kullanmalarına vesile olmuş; bunun sonucu olarak da biz sanat severlere soyut form içerikli eser bırakılmış. Bunun sarmal hissiyatı, sürekli tekrarlanan çizgiler ve şekiller sayesinde, J. S. Bach gibi Barok bestelenen eserleri anımsatan bir polifonik açılım yaratmış.
Braque ve Picasso mevzu bahis dönemde, ürettiği pek çok tablosunda müzik enstrümanları içermekte. Keman, piyano, gitar tablonun ana konusu olarak karşımıza çıkıyor. Kolaj içerikli eserlerin de ise daha çok natürmort teması ön plana çıkıyor; bunlar içerisinde ki ana nesne ise sürahi, şamdan ve türevleri.
Ancak önemli bir nokta var ki, bu döneme ait pek çok üretimin ana konusu müzik.
Braque müzik okudu bunu biliyoruz ve bunu eserlerine yansıtması makul ancak Picasso’nun klasik müzik ile etkileşimi çok az oldu. Her nasılsa, daha sonra, 1917-1924 yılları arasında, Picasso daha fazla müzisyen ile çalışmaya başladı. Baleler için perdeler tasarladı bunların arasında en dikkat çekeni ise Igor Stravinsky’nin Pulcinella isimli tek sahnelik neo-klasik balesi.
Resmin içerisine entegre edilen müzik motiflerinin uzun ömürlü mirası detaylı bir şekilde, aynen ikonografi okuyan uzmanlar gibi sizlere taşımakta. O an ressamın aklından ritimsel olarak nelerin geçtiğini görsel olarak renk destekli motifler ile birlikte benimsemek içten bile değil…