Doğru Paylaşım Önemlidir
Tutkumuz müzik yazmak ve bunu bilen/bilmeyenler ile paylaşmak.
Yorum katmak, sevilmek veya sevilmemek.
O kadar çok müzik olduğunu öngörürsek, doğal olarak her birini satın almakta hazine sahibi değilseniz pek mümkün değil.
Peki, bu durumda yüzümüzü müzik firmalarına çeviririz.
Zira onların reklam için ön gördükleri veya gözden çıkarttıkları belirli sayıda paylaşım amaçlı albümleri olur.
Bunları öncelikle radyolara ve doğru reklam yapacak yazarlara yollarlar.
Yazar müzik sahibi olur ve karşılığında olumlu veya olumsuz bir eleştiri hazırlar.
Genellikle bu eleştiriler olumlu olma meyillidir.
Bu yukarıda normal işleyiş.
Bir de (ana konum) normal işlemeyen durumlar var.
Adı saklı bazı müzik firmaları ilgili olsun veya olmasın kendilerine ayrılan söz konusu reklamsal fazlalıkları alakasız insanlara yollar.
Bunun örneklemeleri çoktur ve korkunçtur.
Mesela hayatı boyunca klasik müzik yazmış bir kişiye en son çıkan rock albümü yollanır.
Neden? Çevresi var diye? Çıkar amaçlı? Kim bilir?
Kimin umurunda peki?
Müziğe tutkuyla bağlanmış olup, tutkuyla bunu yazıp müzikseverlere duyurmak için çırpınan bizler için önemli.
Bir firma size söz konusu albümü yollamayıp alakasız birisine yolladığından ne oluyor?
Bu konu hakkında cidden yazabilecek ve yazıkları okunacak kişiler mahrum kalıyor.
Yani doğru kitleye ulaşılmıyor.
Zaten her gün tonlarca beleş CD yollanan diğer şahsiyetler ise hiç alakaları olmayan bu müzikleri ilelebet raflarda tozlanmaya bırakıyor veya eşe dosta dağıtıyor.
Ne oldu? Amaca ulaşılmadı…
Durum bu kadar net iken bunu hala görmeyen müzik firmaları var.
Bir hikâyecik canlandırmak gerekirse; zamanında ülkemizde bulunan bir müzik firmasında bir CD istedim, o dönemlerde Cumhuriyet Pazar ekinde sürekli yazanlar arasındaydım.
Bana gelen cevap aynen şöyle oldu; Sn. Şen söz konusu sanatçı çok iyi satıyor onun için size promo (tanıtım CD’si ya da reklam için ayrılmış CD’ler) yollayamayız.
Peki diğer zamanlar kolilerce yollanan promolar ne oluyor? Düz mantıkla bakarsak, bunlar iyi satmayanlar demek ki! Bunların arasında kimler yok ki…
Bu durum zannedersem ülkemize özel bir konu, en azından benim tecrübelerim bu yönde düşünmemi sağlıyor.
Etnik müzik sever olarak ben pek çok yazışmamı yurt dışındaki müzik firmaları ile yaparım.
Hiç tereddüt etmeden durumu izah ederim ve taleplerimi yazarım.
İnanır mısınız, sadece sayfama ve yazdıklarıma (anlamasalar bile) bakarlar ve bir bakmışım haftaya postadan bir paket çıkar.
Yurtdışındaki firmanın buradaki temsilcisi yüzünüze kapı kapatırken ana merkez kucak açar.
Bu firmalar enayi mi peki?
İşin özü, her zaman olduğu üzere, eğer popülerseniz beslenirsiniz.
Eğer değilseniz tamamıyla müzik firmasındaki kişilerin beğenisine ve kararına bağımlısınız.
Tüm bu yazdıklarımdan sadece ve sadece iki firmayı (adları bende saklı cidden – onlar kendilerini biliyor zaten) hariç tutarım zira emeğe saygısı sonsuz olup kendilerini destekleyen her yazarın her zaman arkasında olmuştur.
Bunda belki insan faktörü var belki de firma politikası.
Artık onu bilmem.
Ama körler sağırlar birbirini ağırlar çemberinin dışında olduğunu biliyorum.
Bu da bana yeter…